Çok çok uzun zamandır İzmir'e gitmeyi planlıyorduk. Her İzmir'e gidişimde ailemden ve akrabalarımdan Mahmut nerde ? sorusunu alıyordum. Diğer aya mı gitsek, sınavlardan sonra mı gitsek diye düşünürken ben bir tarih belirledim ve Aşkolatam'a İzmir'e gidiyoruz dedim. Mahmut benim ailem ile tanışmıştı ama akrabalar hala sadece ad olarak biliyordu. Annemde yaza nişan yapmayı düşünüyorsunuz Mahmut ile önceden gelin diyince iş kesinleşti. Mahmut'un yoğun antreman ve maçları nedeniyle ve üstüne hasta olmasıyla belirlediğimiz tarihte gidemedik. O tarihten 1 hafta sonra yollara düştük. Ailem uçakla gelin dese de Mahmut İzmir'de rahat gezmek adına arabayla gitmek istedi. 29 Nisan günü saat 06.30'da arabadaydık. Yol güzergahımız ise Denizli-Aydın Nazilli-İzmir şeklindeydi.
30 Nisan sabahı uyandığımızda hala toktuk. Olsun biz yine yedik. Öğlen olmadan yola çıktık ve Konak taraflarına gittik. Kordon'da tur attık. Alsancak'a kadar yürüdük. Hem gezdik hem spor yaptık.Yürüyüş esnasında çimenlerin üzerinde bir kıza evlenme teklifi yapıldı. Özenle hazırlanmıştı. Ben ağzım açık bir şekilde izlerken Mahmut'un duruma yaklaşımı şu şekildeydi: " Çok güzel de beklentiyi yükseltiyorlar " Gülsem mi ağlasam mı bilemedim... :)
O gün Mahmut'u çok eski bir arkadaşımla tanıştırdım. Zamanımız kısıtlı olmasına rağmen dolu dolu bir gün geçirdik birlikte. Deniz manzarası eşliğinde kahvelerimizi içtik. Bir yandan da saatlere baktık. Zamanımız kısıtlı olmasa bütün gün orada oturabilirdim. Ya da Mahmut'la vapura binip Karşıyaka'ya gidebilirdik ama kahrolasıca okul ve antremanlar bize sadece 3 gün vermişti.
Mahmut Ankara'lı olsada baba mesleğinden dolayı sık sık şehir değiştirmişler ve Mahmut'un doğum yeri İzmir. Bana o zaman yaşadıkları lojmana gitmek istediğini söyledi. Ben de tabiki kıramadım. Yaklaşık 1 saat aradık ve bulduk. Onun içinde unutulamayacak bir anı olmuş oldu. Akşama ise yine aile ziyaretine gittik. Bu sefer ki istikamet amcamlardı. Abartmadan söyleyebilirim ki 18:30'dan 23:00 e kadar durmadan yedik. Eski albümlere baktık. Mahmut ilk defa gitmesine rağmen gece boyu hiç susmadı ve bizim aile konuşkan sevdiği için de tam not almış oldu. :)
Ertesi gün yani 1 Mayıs günü benim için daha önemliydi. Hem babanneme gidecektik. Hem de ben dedemin vasiyetini gerçekleştirecektim.
Beni anneannem ve dedem büyüttü. Dedemi 11 yıl önce bugün yani 13.05.2005 günü kaybettik. O zamanlar 11 yaşındaydım. Anneannemi ise 2008 yılında kanserden kaybettik. Ben küçükken dedem bana ileride evleneceğin insanı ilk benimle tanıştır demişti. Şartlar gereği ilk tanıştıramadım ama tanıştırdım. Mahmut'u dedem, anneannem ve dayımın mezarına götürdüm ve gözümden bir yaş aktı. Bu yaş aslında çok şey ifade ediyordu benim için. Hem dedemin vasiyetini yerine getirmenin gururunu hem de keşke hayatta olsaydınızın isyanını simgeliyordu. Çok kalmadık. Mahmut ise çok etkilenmişti. Çünkü ilişkimizin başından beri ona hep bunu anlattım. Oradan büyüdüğüm eve geçtik. Ev kirliydi, kullanılamıyordu ama eşyalar yerli yerinde duruyordu. Taştan eski köy evi benim 5 yaşına kadar büyüdüğüm ev, bende anısı çok fazla olan ev...
Babanneme vardığımızda Mahmut'a işte eğlence başlıyor dedim. Babannem çok şen şakrak bir kadındır. Halamlar, amcamlar hepsi altlı üstlü oturuyorlar. Güzel bir bahçeleri ve halamın lezzetli yemekleri var. Ben Güzelbahçeli'yim. Mahmut orayı görünce inanılmaz şaşırdı ve beğendi.
Mahmut'a ilk olarak orada " DAMAT" "ENİŞTE" gibi kelimeler kullandılar. İçten içe güldüm ve kendimi çok garip hissettim. O da öyle... Bütün aile toplanmışken bir sürü fotoğraf çektik. Ama gerçekten bir sürü....
Bu fotoğrafın aynısı amcam ve yengemin düğününde de varmış. O yüzden bir başka sevdik bu fotoğrafı...
Hayatımda geçirdiğim en güzel günleri o 3 günde geçirdim. Umarım daha güzel günlerimiz olur hep birlikte.
Bu güzel fotoğrafta bir aile fotoğrafı.
Veeeee haftalarca hayalini kurduğumuz gitsek mi diye günlerce düşündüğümüz İzmir kaçamağı bitti. 2 Mayıs Pazartesi günü Antalya'ya yola çıktık. Kardeşimde balkondan bizim fotoğrafımızı çekip bana göndermiş. Yolda gördüm. Yine gelin yazmış....
(Tabiki bu tatilde başımıza aksilikler de geldi. Arabanın tekerliğine çivi batması ya da trafik cezası yememiz gibi..... )
Bu posttaki bir fotoğraf oldukça tanıdık geldi ..
YanıtlaSil